23 Ağustos 2016 Salı

Üç Günlük Kaçamak: BOZCAADA

Kısa ama dolu dolu üç gün
Uzun bir aradan sonra çalışma hayatına kısa soluklu bir tatil molası ile ara verme zamanı geldi. Biz de Küçük Asya'da kalmaktan ziyade ülkemizin kendine münhasır hali olan bir adasına gitmeye karar verdik. 

"sahil başka güzel"
BOZCAADA
Kısa tatilimizi burada geçirme kararı almamızdaki en büyük etken yakın bir arkadaşımızın bize tavsiyesi oldu diyebilirim. Uzaklık bakımından muadili diğer yerlere göre avantajlı olması Bozcaada'yı gidilesi daha cazip bir yer haline getiriyor.

"Bozcaada yolcusu kalmasın."
Ulaşım
Siz de bizim gibi araba ile gitmeye karar verirseniz eğer Balıkesir üzerinden gitmeniz yerine Çanakkale rotasını tercih etmenizi öneririm. Büyük kısmı TEM üzerinden gidilse de özellikle Çanakkale'ye yaklaştıkça güzergâh bizi şehir merkezlerine doğru çekecek, hız limitlerimiz azalacak lakin deniz manzaralı yolun kenarından salına salına yolumuza devam edecektik. Çanakkale sınırlarına vardıktan sonra bir müddet daha Marmara paralelinde rotayı takip edecek ve iki kere feribot yolculuğu yapacaktık. Bu yolculuklardan ilki diğerine göre daha kısa olacaktı. 
Adaya vardıktan sonra göreceksiniz ki aslında adanın bir indiğiniz tarafı bir de tam karşı tarafı haricinde arabaya ihtiyacınız olmayacak.
Konakladığımız Mekân: Hotel Apollon
Sizi de bizi karşıladığı gibi gülen bir yüz karşılarsa çok şanslısınız diyebilirim. Bir iş görüşmesinin ilk anları gibi ilk intiba kuralı tatilinizi geçireceğiniz mekanda karşılaştığınız insanlara vereceğiniz puanlar için de geçerli galiba. Bizden ilk geçer notu kaptılar. Gelelim rezervasyon yapmadan bir otele giderseniz karşılaşabileceğiniz zorluklara: Velev ki çocuğunuz var, burası hala sizi ağırlayacak yerler arasında. Bunu niye diyorum; çünkü birçok otel adult only (sadece yetişkin) müşteri portfoyüne sahip. Oda Kahvaltı stilinde ve hafif ama doyumluk bir kahvaltı menüsü de cabası. Odalar klimalı. Tek kişilik olanları da çift kişilik olanları da ferah diyebilirim. Sadece çift kişilik olan odalardan bazılarında pencerenin tam açılamaması bir handikap olarak değerlendirilebilir. Mevsim itibariyle odalarda hiç sivrisinek olmamasını da bir artı olarak ekliyorum. 
Burada; eğer bir bebeğiniz varsa sizin için sabah erkenden onun özel mamasını yapacak kadar güzel yürekli aşçıları da var.
İlk gece: Mor Meyhane
Deniz kenarında hoş bir yer. Ortamın ruhunu yansıtan müzik seçimleri güzel. Yunan meyhanesi tadında canlı müzik olmasa da müşteriler olarak bizlerin konuştuklarını duyacak şekilde muhabbete girişebilmesi de mekânın albenilerinden. Çalışanların ilgisi ve ortamın yörenin sıcakkanlı insanını yansıtması mekâna ayrı bir sıcaklık katmış. Yemekleri meze ağırlıklı. Size önerim tüm soğuk mezeleri tatmanız. Balık yemeyi bir kenara bırakın ve kendinizi bu aparatiflere ayırın derim. Kabak Çekirdeği Dolması ismini bir yere not edin.

"her yerde gönlümüzde M.Kemal ATATÜRK"
Günbatımı
Akşam olduktan sonra hava kararmadan bir günbatımı sefası yapabilirsiniz. Şayet vaktiniz varsa alın elinize masanızı, sandalyenizi. Atın arabanızın bagajına. Türkiye'nin de en Batı ucu olarak bilinen adanın diğer tarafında Yunan adalarının ufka düşen silüetlerine karşı günbatımını izleyin. 


Yazının devamını okumak istiyorsanız "NOTUNGA: ENTERESAN NOTLAR TEZGAHI" adlı kitabı okumalısınız.