'barış, aşk, rock' |
Sözcükler insan zihninden geçerken belirli izler bırakır. Kulağın zihnimize kabardığı bu anlarda beyin sözcük yansımaları içerisinde mantık arar. Bulunduğu duruma adapte edici kelimeleri eleğinden geçirerek gözden uzak ekranına yansıtır. Belleğin içeriye almadığı kırıntıların da izlenebilme fırsatı bulduğu bu odada zeka adını verdiğimiz simetrik parıldamalar vuku bulur.
Yorucu
Söz deryasında yüzme bilsek bile yorulabiliriz. Malum her zaman çarşaf gibi bir deniz bulmak da zordur. Dalgalar ve bizi derinlere çeken girdaplar için insandanolan canlılar ağızdan ötesini düşünmüşler. Can simidi misali işaretler yardımımıza yetişmişler. Bazı zamanlar farkında olarak onlara sığınırız, bazen de biz istemesek de onlar duygularımızı ifşa eder.
'parmaklarımızın gösterdiği takım yıldızlar' |
Duygu ve düşüncelerimizi anlatmak için her daim sözcüklerin tınılarından yararlanmayız. Hatta çoğu zaman bu tınılara vücudumuz ellerini kullanarak eşlik eder. Hemen tamamlayıcı unsur demenizi istemem; lakin bakışlar, vücudun duruşu, kıyafet halleri ve kılların boyut/biçimleri (saç, kaş, kirpik, tüy vb.) bile duygu/fikir simetri/asimetrisini bütünleyebilir/farklılaştırabilir.
Yazının devamını okumak istiyorsanız "NOTUNGA: ENTERESAN NOTLAR TEZGAHI" adlı kitabı okumalısınız.